5 Kasım 2015 Perşembe

Yaratıcı Yazarlık - Stephen May

stephen may


Niçin yazdım? Çünkü hayatı yetersiz buldum.
                                                                                  Tennessee Williams (sf.1)

Ünlü Çek yazar Franz Kafka, gündüzleri sigorta memuru olarak çalışıyormuş. İçerdiği ince mizah ve zarif üslubu nedeniyle mesai arkadaşları onun yazdığı rapor ve tutanakları sabırsızlıkla beklermiş. (sf. 2)

Ağaç dikmek için en iyi zaman 20 yıl öncesidir. En iyi ikinci zaman da şu andır” (sf. 10)

Yalnızca zafer ve başarı öyküleri dinlemek ya da insanın ne kadar muhteşem biri olduğunu öğrenmek kimsenin ilgisini çekmez. İnsanlar, gerçeğin karanlık ve zalim yanlarını da bilmek ister. (sf. 92)

Hayat denen varlık tuhaf ve huzursuzdur. Kıpırdamadan duramaz ve ne denli özenle tasarlamış olsak da onu sağlam bir kafese hapsedemeyiz, buna direnir. Hakkında yazmaya karar verdiğiniz hayatı, yeri, dönemi araştırmaya başladığınızda, peşin hükümlerinize sürekli meydan okunduğunu görürsünüz. Araştırmanız sizi hiç ummadığınız yerlere sürükleyebilir. Kahraman ya da hain olduğunuzu düşündüğünüz insanlar o kadar da kahraman ya da o kadar da cani çıkmayabilir. (sf. 93)

Roman, insanın kendini inceleyip göz önüne sermek için icat ettiği en zeki enstrümandır. – John Updike (sf. 139)

Pek çok kişinin roman okumaktan zevk almasında, okuduğu romandan yeni bir şeyler öğrenmesinin de payı vardır. Büyük bir eser okuruna dünya, insan doğası, kendisi ve tarih hakkında bir şeyler öğretir. Fakat bu kadar iddialı olmak şart değil. Daha mütevazı da olabilir bu bilgiler. John Murray’ın romanları hiç gitmediğim için kendimi ayıpladığım günümüz Cumbria’sı hakkında bilgi verir. Sarah Hall’un The Electric Michelangelo isimli eserini okurken dövmenin dünü ve bugünü hakkında son derece ilginç şeyler öğreniriz. George Macdonald Fraser’ın romanlarında titizlikle araşıtrılmış tarihi olaylar, dinamik ve eğlenceli bir forma bürünür.  Trainspotting’de, İskoçyalı uyuşturucu bağımlılarının dünyası son derece etkileyici bir şekilde ele alınır. Nicholas Royle’un romanı Antwerp’te, Belçikalı olmayanların pek tanımadığı kitaba ismini veren kent ve fahişeleri ustalıkla anlatılır. (sf. 154-155)

G.K Chesterton meseleyi güzel ifade etmiş: “İyi bir romandan kahramanının, kötü bir romandan da yazarının hayatını öğreniriz. “(Heretics’ten) (sf. 174)

Merakta bırakmak, okurun sorularının cevaplarını ustalıkla geciktirme sanatıdır. Bu teknikte, okurun merakını giderme görevini, daha sonra daha tatminkâr cevaplar vermek üzere ertelersiniz. Böyle yaparak, bir bakıma okura kitabı sizinle birlikte yazma zevkini de vermiş olursunuz. Onu da çalıştırıyorsunuz ve o bundan zevk alıyor. Çünkü okur mazoşisttir. Kitap yazmak daima okurla işbirliği içinde yapılan bir eylemdir. Katkıda bulunabilmesi için okura da alan açmalısınız .(sf. 196)

Acı ama gerçek: romancı, insanların yaşadığı felaketleri ve onların zayıf yanlarını merak eden insandır ve etmelidir de. (sf. 198)

Olay örgüsü, bir nedensellikler ağıdır. Yolculuğun nereye değil, niçin yapıldığıyla ilgilenir. Yan yollara sapmanın gerekçeleriyle uğraşır, yan yolların kendisiyle değil. Bu oldu, sonra şu oldu ve sonra da bu oldu: bu bir olay örgüsü değil olaylar dizisidir. Bu olduğu için şu oldu ve bu nedenle de öbürü oldu: olay örgüsü budur. Yani olay örgüsü, olayları “oldurmak”tır. (sf. 203)

İnandırıcı diyalog yazmanın paradoksal yanı, diyalogdan tam da onu gerçek yapan şeyleri çıkarmak zorunda olmanızdır. (sf. 206)

Diyalog, karakterinizin söyledikleri kadar söylemedikleriyle de şekillenir. Kendilerini tamamen özgün biçimde nasıl ifade edebileceklerine kafa yormalısınız. (sf. 212)

Karakterleriniz aşırı cesur ve güçlü, bir çeşit Süpermen olmamalıdır. İnandırıcı olmayacakları gibi gülünç bile bulunabilirler. (sf. 232)

Kendinizi her zaman şu bilgilerle teselli edebilirsiniz: J.K. Rowling’in Harry Potter ve Felsefe taşı adlı eseri, dokuz yayınevinden ret cevabı almıştı. Stephen King’in ilk öykü kitabını 84 yayınevi reddetmişti. İnanması zor ama, Robert Pirsig’in milyonlarca satacak olan klasikleşmiş eseri Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı, tam 121 yayınevinden geri dönmüş, ancak 122’nci yayınevi tarafından basılmıştı. Kitapları Penguin Yayınları’ndan çıkan ve büyük başarı kazanan Zadie Smith’i zamanında HarperCollins reddetmişti. (sf. 293-294)

2 yorum:

  1. Çok güzel. Teşekkürler. Elleriniz sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel. Teşekkürler. Elleriniz sağlık.

    YanıtlaSil