Aylar önce zamandan ve insanlardan kaçan, savaşan ülkesinden
İsviçre’ye gelmiş bir kaçaktı; gördüğü vahşet ve dehşet yüzünden korkudan
büzülmüş, altüst olmuş ruhunun burada düzeldiğini, iyileştiğini ve yaralarının
kabuk bağladığını fark etmiş, buranın eşsiz manzarasının, renklerinin onu
kendisine çektiğini ve içinde resim yapma arzusunu uyandırdığını hissetmişti.
Bu nedenle ne zaman bu manzarası kararsa, kendisini yabancı ve uzağa atılmış
hissediyordu, tıpkı bu sabah saatlerinde olduğu gibi, çünkü sis her şeyin
üzerini örtmüş, manzarasını engellemişti. (sf. 3)