Bildiğiniz gibi, bir zamanlar insan Dünya’yı evrenin merkezi sanıyordu. Güneş, ay, gezegenler ve yıldızlar sanki yerküremizin etrafında dönüyordu. İnsan, ikamet ettiği bu yerkürenin, yaratılışın merkezini temsil ettiği kanısındaydı; kendisi de –gezegenin üstün varlığı- yaratıcının seçilmiş kuluydu. Güneş, ay, yıldızlar yalnızca onun için yaratılmıştı; Tanrı tüm dikkati ona yöneltmişti, en ufak davranışına bile göz kulak oluyordu, Güneş ilerleyişini onun için durduruyor, bulutların arasına giriyor, tarlaların ve şehirlerin üzerine sağanak yağmurlarını ve şimşeklerini, ya buralarda oturanların erdemini ödüllendirmek ya da işledikleri suçları cezalandırmak için yağdırıyordu. Binlerce yıl boyunca insan evreni bu şekilde tasarladı.
Seçkin kitaplara dair analizler, yorumlar, incelemeler, alıntılar ve çizimler.
23 Ekim 2015 Cuma
Pyotr Kropotkin - Anarşi Felsefesi, İdeali
Bildiğiniz gibi, bir zamanlar insan Dünya’yı evrenin merkezi sanıyordu. Güneş, ay, gezegenler ve yıldızlar sanki yerküremizin etrafında dönüyordu. İnsan, ikamet ettiği bu yerkürenin, yaratılışın merkezini temsil ettiği kanısındaydı; kendisi de –gezegenin üstün varlığı- yaratıcının seçilmiş kuluydu. Güneş, ay, yıldızlar yalnızca onun için yaratılmıştı; Tanrı tüm dikkati ona yöneltmişti, en ufak davranışına bile göz kulak oluyordu, Güneş ilerleyişini onun için durduruyor, bulutların arasına giriyor, tarlaların ve şehirlerin üzerine sağanak yağmurlarını ve şimşeklerini, ya buralarda oturanların erdemini ödüllendirmek ya da işledikleri suçları cezalandırmak için yağdırıyordu. Binlerce yıl boyunca insan evreni bu şekilde tasarladı.
12 Ekim 2015 Pazartesi
Hermann Hesse - Doğu Yolculuğu
Sözcükler gizli saklı anlamı zedeliyor, dile getirilen her şey o an değişiyor biraz, biraz çirkin, biraz aptalca niteliğe bürünüyor – evet, bu da çok iyi bir şey, bu da çok hoşuma gidiyor; bir insanın hazinesini ve bilgeliğini oluşturan şeyin bir başkasının kulağına her zaman aptalca gelmesine de hiç diyeceğim yok. (sf. 13)
Jean-Paul Sartre - Bulantı
Bir zamanlar (beni bırakıp gittikten nice sonraları bile)
Anny’yi düşünmüştüm. Şimdi kimseyi düşünmüyorum, sözcükleri bulmak için bile
çabalamıyorum. Kimi zaman hızlı, kimi zaman yavaş bir şeyler akıyor içimde:
Dokunmuyorum, bırakıyorum gitsin. Sözcüklere bağlanamadığım için düşüncelerim çoğu
zaman karmakarışık. Belirsiz ve hoş şekiller halinde ortaya çıkıyor, sonra
kayboluyorlar, hemen unutuyorum onları.
9 Ekim 2015 Cuma
Miyamoto Musashi - Beş Çember Kitabı
Zen’de inceliklere yer yoktur, doğrudan şeylerin gerçek
doğasına yönelir. Tören yoktur, öğreti yoktur: Zen’in ödülü, esas olarak
kişiseldir. Zen’de aydınlanma davranış değişikliği anlamına değil, gündelik
yaşamın doğasının kavranması anlamına gelir. Varış noktası, başlangıçtır ve
büyük erdem, yalınlıktır. Kendo’nun Itto Ryu okulu Kriotoshi’nin gizli öğretisi
yüz kadar tekniğin ilkidir.Bu öğreti, “Ai Uchi”, ya da karşındaki seni biçerken
onu biçmek’tir. Bu uç noktada zamanlamadır… öfkesizliktir. Düşmanına onur
konuğu olarak davranmak demektir. Aynı zamanda yaşamı terk edip, korkuyu saf dışı
bırakmak anlamına gelir.
6 Ekim 2015 Salı
Jean-Paul Sartre - Varoluşçuluk
İnsanda -ama yalnız insanda- varoluş özden önce gelir. Bu demektir ki insan önce vardır; sonra şöyle ya da böyle olur. Çünkü o, özünü kendi yaratır. Nasıl mı? Şöyle: Dünyaya atılarak, orada acı çekerek, savaşarak yavaş yavaş kendini belirler. Bu belirlenme yolu hiç kapanmaz, her zaman açıktır… (sf.8)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)