13 Ağustos 2020 Perşembe

Ali Sefünç - İskelede Minder Tatili

Ali Sefünç
Dijital&Geleneksel Çizim Mixi

Bodrum, Gül Pansiyon, 11.08.2020 16:30 civarları

 

“- Korsan kitap işine mi girdin be oğlum? Bodrum’dayız, etrafımızda mis gibi kızlar varken.

- Hayır, bu bir gelenek. Ayrıca, biz hep Bodrum’da sürünüyoruz.

- Ne geleneği?

- Eğer bir kitap hakkında çizeceksem o kitap muhakkak elimde olmalı. Bu kitapta karaborsaya düşmüş, 50 liraya satıyor namussuzlar. Ben de kitabın kendisini  deftere çiziyorum, böylece yine üzerine çizebileceğim.

- Anlamadım, ben de bizi kurtaracak bir şey buldun sanmıştım.

- Biliyorum. Airbnb müşterisi gelecek, 7 numarayı hallettin mi? Kahvaltı dahil gelecek onlar.

- Sayılır, Booking müşterileri gibi bunlar da bize saydıracak.

- Saydırabilirler, seneye burada olmayacağım. Kapı müşterilerinden de paraları peşin al, tekrar sorun çıkmasın. Ayrıca, son 1 oda kaldığını ve her an booking’ten rezervasyon gelebileceğini söyle, odaları göstermeden al parayı.

- Odalar birkaç saat içinde dolar. Overbook olmayalım, rezervasyonları kapayayım mı?

- Hayır, gelen müşterileri bizim bakkalın pansiyona yönlendireceğim, %20 alacağız. Açık tut.

- Bu hoşlarına gitmeyecek.                                               

- Kim takar? 15 gün sonra sezon bitiyor ve boş başka yer bulamazlar.

- Patron duyarsa?                                                                                             

- 15 gün içinde bu dönemde o da başka eleman bulamaz. “

 

Bodrum’da dayanılmaz sıcağın içinde çok az uykuyla bir pansiyonda çalışıyorum, Overbook olup çaresiz kalan yerli kültür katili turistleri anlaştığım yerlere gönderip ek para kazanmak işimin sıradan bir parçası. Güven veren bir gülümseme, anlaştığım tekne gezileri, restoranlar, havuzlu oteller, beach clubler. Bodrum’da yaşamak özgürlüğün yanı sıra, belli bir düzeyde kurnazlığı da beraberinde mecburen getiriyor. Bugün farklı olarak aylar önce Ali Abi’nin İskele’de Minder Tatili’ni dijital olarak herkesle paylaştığını söylemesi hafızamda dolaşıyor. Ali Sefünç’ün kitaplarının Bodrum’da yaşadığım tesadüflere gebe olması yeni hatta şaşırtıcı bir şey değil, bazen aynı şarkıyla, bazen aynı mekan ismiyle.

Lise yıllarımda okurken, bu kitabın yarısına geldiğimde okuma alışkanlığı kazanmasını istediğim arkadaşıma ödünç verdiğim ve yaklaşık 10 yıldır bana dönmesini beklediğim İskele’de Minder Tatili sonunda dijital olarak bana döndü. Ödünç verilen kitaplar eski sevgililere benziyordu, dönmeleri çok düşük bir ihtimaldi ve döndüklerinde onlar da eskisi gibi olamıyorlardı. Dijitalleşme, bu sorunun önüne geçmişti. Sayfalar yırtılmıyor, buruşmuyor, kullanıldıklarına, bu kitabı birinin okuduğuna dair hiçbir iz bırakmıyordu. Hiper-kayıtsızlık modasından tek kurtulabilen anlam içeren kitaplardı ve dijital kitaplarla çay-kahve fotoğrafı çekilemediği için genellikle daha samimi okuyuculara ulaştıkları bile söylenebilirdi. Yine de bu durum, kitap kokusu severlerin hoşuna hiçbir zaman gitmedi.

Tüm bu hengamenin içinde; elimizde dijital olarak bulunan İskelede Minder Tatili kelimenin tam anlamıyla ilaç gibi bir kitap, Türk edebiyatı için kıymeti anlaşılmamış bir hazine. Anlayamayan Adam karakteri, sıcakkanlılığın olduğu topraklarda hiç eskimeyecek, mizah ve ironi dolu bakışıyla her zaman iyi ve kötü insanları temsil edecek ve o insanlar, düşündüğünüz kadar uzakta değil. Tatile çıkmış kaç kişi sıcak bir sohbet, iyi bir gülümseme ve sucuklu yumurtaya hayır diyebilir ki?

 

 

Anlayamayan Adam’ın anlamaya çalışması onun -çevresindeki insanlarla kıyaslarsak- en büyük kusuru gibi gözüküyor.  Çevresindeki insanların en iyi özelliklerine o sahip değil. Kayıtsız kalabilmek, yabancılaşabilmek, duyarsızlık, hissizlik, düşüncesizlik, para sevdası gibi. Varlığı, başlı başına herkes için bir taşlama taşıyor, bazen benim için bile.

Etrafında olup bitenlere kayıtsız kalamayan ve yabancılaşamayan bu adam, gözlem gücüyle tatil beldesine sanki başka bir çağdan ışınlanmış gibi gözüküyor. Naifliği başına dertler açıyor, düşünceli olması onu intiharın eşiğine getiriyor, dürüstlüğü 2 farklı otel sahibini aynı anda idare etmesine neden açacak kadar masumane. Anlayamayan Adam, dünyanın nasıl işlediğini anlayamadığını yüzünüze vururken aslında böyle gitmemesi gerektiğini yüksek perdeden alt metin yoluyla hiciv ve mizah ile doldurarak bağırıyor, gerçi hayır, bağırmak onun için fazla sert. Gösteriyor diyelim.

Turizm bölgesindeki insanların kayıtsızlığının sebeplerini de Anlamayan Anlayamayan Adam, dürüst olması ve sadece bölge halkına değil, dünya halklarına göre bile haddinden fazla düşünmesi sebebiyle soldan sağa savruluyor. Güçsüz gözüken karakterinin arkasında Don Kişotvari yel değirmenleriyle savaşan bir şövalyeyi görmenin mümkün olduğunu söylesem, alt metin okumayı bilen insanlar için şaşırtıcı olmayacaktır.

Dünya, Anlayamayan Adam’larla ve onları kullanan bakkallarla, otel çalışanlarıyla, hiyerarşik güçlerle, onların naif ve aslında kahraman sıfatını hak ettiğini ancak başkaları gösterirse anlayan bencil, kurnaz halklarla dolu. Anlayamayan Adam karakteri, yazıldığı günden bugüne güncelliğini yitirmediği gibi, dünya teknolojiye, hiper-yabancılaşmaya, modernitenin köleliği altında kurnazlığa muhtaç kalarak yaşamaya mahkum olduğu sürece güncelliğini yitirmesi mümkün olmayacak, her zaman bu kitap kendinizden bir parça bulmanızı sağlayacak. Hiper-yabancılaşmanın dünya üzerinde yok olmasının en iyimser tahminle birkaç yüz bin yıl alacağını düşünürsek, İskele’de Minder Tatili’nin çağlar boyunca güncel kalacağını söyleyebiliriz. Bazen Anlayamayan Adam, bazen bakkal, bazen telefonuyla ilgilenen flört olacaksınız. Ama er geç, kendinize bir yer bulacaksınız ve işin asıl komik tarafı, bulunduğunuz yer hep değişecek.

Türk Edebiyatında fark edilmemiş olan İskelede Minder Tatili, Elmas gibi parıldıyor ve mizah, ironi dolu yönü ve hicivleriyle hak ettiği ciddi yeri bulmayı bekliyor. Üstelik, Anlayamayan Adam’ın hak ettiği yeri de ciddiye almadığına dair bahse girerim. Ağustos Ayı, denizin vuracak ferahlatan dalgaları arasında bu kitabı okumak için muazzam bir zamanlama. Bu kitaptaki karakterleri, pek çok turistik bölgede bulacağınıza eminim, üstelik, mekan isimlerine kadar. Son olarak, tüm bu olayların arasında kitaptaki pek çok karakterin kendine has bir naiflik barındırdığını belirtmeden geçmek ciddi bir haksızlık olur. Tamamı, sahip oldukları niteliklerle özel insanlar. İskelede Minder Tatili, Anlayamayan Adam karakteriyle birlikte minik boyutlu bir hazine, anlayamadıkları Türk edebiyatında yapılmış en güzel hicivlerden biri, hatta, bana kalırsa bugüne dek rastladığım en iyisi.

 

 

Bodrum, Gül Pansiyon, 12.08.2020 20:30 civarları

 

-Merhaba, nasılsınız? Çizdiğinizi görmemiştim, iyi çizen insanlara oldum olası hayranlık duyarım.

-Teşekkür ederim Zeliha Hanım, siz nasılsınız? Evet, bazen çizerim.

-İyiyim, şeyy… Abim gönderdiğiniz müşteriler için teşekkür etti, yarın kahvaltıya gelmenizi istiyor. Ünlü sucuklu yumurtasından yapacakmış. Ayrıca, kaldığım odanın yanındaki oda boş. Abim yolladığınız müşterilerden etkilenmiş, Gül Pansiyon’un sauna gibi kötü odaları yerine gelip bizde kalsın, bizimle çalışsın, büyüteceğiz işleri diyor. Yani benden duymuş olmayın da, burası biraz kötü.

-Evet, gerçekten de sauna kadar dar burada odalar. Eylül’de işten ayrılacağım, abinizin teklifinizi kabul edemem.

-Yine de kahvaltıya geleceksiniz, değil mi? En azından benim için.

-Evet, yarın mutlaka kahvaltıya geleceğim.                

-Bir gün benim de resmimi yapar mısınız? Çizdikleriniz muazzam doğrusu.

 

Gülümseyerek bakıyordu. Çizdiğim resmi incelemeye çalışırken yanlışlıkla olsa gerek parmaklarıma dokundu. Sohbetin ilerleyişinde tuhaflık sezdim. Resmini hangi koşullarda yapacaktım, aynı odaya mı çıkacaktık? Pek çok kadınla aynı odaya çıkıyordum fakat onlar turistti, burada yaşayan biriyle aynı odaya çıkmak ciddi sorunlara gebe olabilirdi. Sohbeti sonlandırmak istedim.

 -Neden olmasın, tabii yaparım. Dedim.

                                                                                                                                                

Zeliha Güldü, ona istemeden eskaza bir resim borçlanmıştım. Hikayenin başında bakkala daha yakınken, şimdi Anlayamayan Adam’a ben mi dönmüştüm? Yoksa hayatta pek çok insan, er geç Anlayamayan Adam’ın yerine mi geçecekti? Bakkal, yarın beni kahvaltıya bekliyordu ve diğer insanlar gibi yol değiştirmek, artık ayıp kaçardı. Üstelik, verdiğim bir resim sözü vardı. Hem, bir kahvaltı yapmak fikrimi değiştirecek değildi.

 

AnokVa, 12.08.2020, Bodrum.

Alıntılar: Kitap elimde olmadığı için hiçbir satırın altını çizemedim. Burayı özel olarak not etmiştim, sizinle paylaşacağım;


"Dayakçı kocasını karakola çektiren bir kadının bazen aynı gün içinde öldürülmesi ürkütücü bir gerçekti. Akıllı uslu bir vatandaş, çetrefil durumlarda korunabilmek için hasmını değil, kendini içeri aldırmalıydı. "

Fanmade bir afiş. Bunu yapmamın saatler süreceğini düşünmemiştim ama sürdü, iyi yanından bakarsak artık afiş tasarlamayı biliyorum. Anlayamayan Adam'a yakıştı bana kalırsa.


Dip Not: Bu kitaba nasıl ulaşabilirsiniz? Şuan kara borsaya düşmüş ve yazarın da bu parayı almadığını düşünürseniz, kitaba 50 lira ödemek koleksiyoner değilseniz manasız duruyor. Yazarın paylaştığı dijital formattan ücretsiz olarak okumanızı öneririm. Tekrar basıldığında, çok daha uygun fiyata kitaplığınıza ekleyebilirsiniz.

Bu kitabı sevdiyseniz şunları da seveceğinize inanıyorum:

Ali Sefünç - Kaldırım Takıntısı

F. Scott Fitzgerald - Muhteşem Gatsby

Josê Saramago - Bilinmeyen Adanın Öyküsü

Stefan Zweig - Mecburiyet

 

Dip Not 2: Bu yazıyı, kitap incelemesinden ziyade blog yazısı olarak ele almanız daha doğru olur.

Dip Not 3: Artık günde yaklaşık 16-18 saat okuma yapıyorum, eskiden 2-3 ayda tek gün okurdum. Blogum olmasa da instagram adresimin epey aktif olacağını söyleyebilirim. instagram.com/anokvaburada/ göz atmayı unutmayın.

Dip Not 4: Yazıda adı geçen bütün kişi ve kuruluşlar tümüyle uydurmadır. - ne var ki içlerinden bazıları bunun farkında değildir.


1 yorum:

  1. Sevgili Kaan, kitaba eklediğin bölümlere kahkahlarla güldüm. Çok farklı bir okur olman, kitap incelemelerini de çok farklı kılıyor elbette. Yazını okuyunca sandığımdan çok daha fazla şey yazdığımı anladım. :)
    Bu derinlikli, neşeli yazın ve her detayından emek, özen, samimiyet fışkıran resimlerin için çok teşekkür ederim.
    Ali Sefünç

    YanıtlaSil