4 Ağustos 2019 Pazar

Stefan Zweig - Virata Ya Da Ölümsüz Bir Kardeşin Gözleri


“Onlarla tartışmayacağım. Öfke beni ele geçirdiğinde ben bile ellerimin ne yaptığını bilmezken, sen ne yaptığını nasıl bilebilirsin ki? Bir kadını para karşılığı satan adama adaletli davrandım ve onun çocuklarına ve hizmetkarlarına da. Yapabilirlerse bırak bu adamlar beni suçlasın. Onlardan iğreniyorum ve senin yargıçlığından da.”

“Başkalarının sözlerinden hakikati nasıl öğrenebiliyorsun?” 


stefan zweig virata kitap sözleri

…ama sen beni canlı canlı yerin altına gömüyorsun, yıllar geçtikçe çürümem için bunu yapıyorsun çünkü korkak yüreğin kan dökmeye korkuyor çünkü bağırsakların su gibi zayıf. Yasan gelip geçici bir heves ve hükmün bir işkence.
“Adil bir ölçüde ceza verdim sana…”
“Adil ölçüde mi? Fakat Sayın Yargıç, neye göre ölçü bu? Kim sizi cezalandırdı ki cezalandırmanın ne olduğunu biliyorsunuz? Sanki aydınlıkta geçirilen bir günle, yerin altında geçirilen bir gün aynıymış gibi parmaklarınla yılları sayıvermek nasıl bir şey? Hiç hapiste kaldınız da mı günlerimden kaç tane baharımı aldığınızı bileceksiniz? Sen cahil ve adil olmayan bir adamsın, çünkü darbeyi yiyen ancak bilir onun ne olduğunu, darbeyi vuran değil ve acı çekmeyi sadece acı çekenler bilir. Kibrinle suçluyu cezalandırdığını sanıyorsun ve kendin tüm suçluların en feci olanısın, çünkü ben hayat aldığımda öfkemin esiriydim oysa sen soğukkanlı bir şekilde hayatımı elimden alıyorsun ve elinin tartmadığı ve asla taşımadığın bir yükün ölçüsüne göre bana ceza veriyorsun. O yargıç koltuğunda in yoksa kafa üstü yere çakılacaksın! Gelişigüzel ölçüyü kullanana yazıklar olsun, adaletin ne olduğunu bildiğini sanan cahile yazıklar olsun. O yargıç koltuğundan in, seni cahil yargıç, yoksa sözünle yaşayan insanlara ölüm cezası vermeye devam edeceksin!”

Bedensel acılarının arasında, üzüntünün anlamının merhametin lütfunda yattığını anladı.

,çünkü güç eylemi gerektirir ve hangi eylem adil olabilir ya da hangi eylem kaderin belirlediğini etkisiz hale getirmeyebilir? Savaşta danışmanlık yaparsam ölüm tohumları dikerim. Söylediklerim eyleme dönüşür ve her eylemim önceden göremediğim bir öneme sahip olur. Kendini tüm eylemlerden uzak tutan ve yalnız yaşayan biri ancak adil ve erdemli olabilir. Hiçbir zaman bilgeliğe yaklaşamadım ve burada hiç kimseyle konuşmadan burada olduğum kadar hiçbir yerde günahtan uzak olmadım.

Tatlıya bağlamak için önüne bir kavga meselesi getirdiklerinde yeryüzünde neden bu kadar çok anlaşmazlığın olduğunu ve hayat ve yaşamın tatlılığı uçsuz bucaksız önlerine açıldığı halde insanların sahip olmak için ufak tefek kıskançlıklarla birbirlerine eziyet etmelerini anlayamıyordu.



hücresinde özgürlüğün insanların en temel hakkı olduğunu, kimsenin bir başkasını bırak ömür boyu, tek bir yıl bile esir etmeye hakkı olmadığını öğrenmişti. Ancak Virata bu köleyi kendi iradesinin görünmez hapishanesinde tutsak etmişti. Bu köleyi kendi arzuları için zincirlemişti böylece bu alt sınıftan insan özgürlüğe tek bir adım bile atamayacaktı. Oturmuş uzun uzun düşünürken aydınlandı, düşünmenin algılarını nasıl genişlettiğini hissetti ta ki görünmez bir yükseklikten odasına ışık dolana kadar. Hâlâ günahtan uzak yaşamadığını şimdi anladı, hizmetkârlarını iradesine tabi kılmış ve bunu da çok biçimli Tanrı’nın sonsuz unvanlarından birine göre değil, kırılgan bir insan yapısı olan bir kanuna göre yapmıştı.

“Buradan ayrılmayı diliyorlarsa gidişlerine izin vermem gerek. Kimsenin kaderini belirlemeyeceğim, çünkü başkasının kaderini belirleyen kişi hata yapıyordur.



"Yalnızlığın bilgeliği dünyanın bilgeliğinden çok farklı, muhafaza yasası eylem yasasından başka bir yasa.”

Evi olmayanın evi dünyadır; hayatın bağlarını koparan insan hayatın kendine düşen payını alır; masum olan huzurludur. Tek dileğim dünyada günahtan uzak bir yaşam sürmek

Örnek olmak yeryüzündeki en güçlü bağdır; diğerlerinin içindeki her eylem erdemli olma isteği uyandırır, düşlerden uyanan ve coşkulu eyleme dönüşen bir istektir bu. Bu şekilde uyananlar yaşamlarının anlamsızlığının giderek farkına vardı.

Seni kendini beğenmiş, sen kuşları besleyip tüm acılardan uzak yaşarken, seni hızlı ve ölümcül yargının önüne acı çeken küçük bedenlerinin azabıyla çıkardığımda bunun kefaretini nasıl ödeyeceksin? Kendisini ve masum çocuklarını besleyen bir işe sahip düzgün bir adamı yoldan çıkarmanın, dostları arasında yaşamaktansa yalnız kalıp Tanrı’ya daha çok yaklaşacağına dair çılgın bir düşünceyle bir adamı kandırmanın kefaretini nasıl ödeyeceksin?
Virata bembeyaz kesildi, dudakları titredi.
“Benim başkalarına örnek olacağımı hiç düşünmemiştim. Tuttuğum yolda yalnız yürümeyi istemiştim ben.”

acının tek bir nabız atışında, bilgelerin tüm uzak durmalarından çok daha fazla gerçeklik bilgisi olduğunu görüyorum.

Pasif kalan kişi yine de yaptıklarından sorumludur ve hatta kardeşleri arasında yalnız yaşasa bile.

Eylemsizlik de bir eylemdir. İster iyi, ister kötü olsun, ölümsüz ağabeyimin bakışlarından ne kadar istesem de kaçamıyorum.

Eylemsiz olan günahtan kaçamaz.

Not: Bundan sonrası, takıntı seviyenize göre spoiler içerebilir fakat bana sorarsanız resimler spoiler niteliği taşımıyorlar, yine de okumadıysanız seçimi size bırakıyorum.

Amerika'da Virata bu çizimler ile basıldı ama maalesef Türkiye'deki okuyucular bu resimli versiyonuna ulaşamadı. Bir kaçını görmeniz için ekliyorum. Belki bir yayınevi görür ve bu eksiği giderir, kim bilir?

Kılıcın Işığı
Adalet Pınarı
Yalnızlık Yıldızı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder