Bildiğiniz gibi, bir zamanlar insan Dünya’yı evrenin merkezi
sanıyordu. Güneş, ay, gezegenler ve yıldızlar sanki yerküremizin etrafında
dönüyordu. İnsan, ikamet ettiği bu yerkürenin, yaratılışın merkezini temsil
ettiği kanısındaydı; kendisi de –gezegenin üstün varlığı- yaratıcının seçilmiş
kuluydu. Güneş, ay, yıldızlar yalnızca onun için yaratılmıştı; Tanrı tüm
dikkati ona yöneltmişti, en ufak davranışına bile göz kulak oluyordu, Güneş
ilerleyişini onun için durduruyor, bulutların arasına giriyor, tarlaların ve
şehirlerin üzerine sağanak yağmurlarını ve şimşeklerini, ya buralarda
oturanların erdemini ödüllendirmek ya da işledikleri suçları cezalandırmak için
yağdırıyordu. Binlerce yıl boyunca insan evreni bu şekilde tasarladı.